Göçmen kuşlar, farklı mevsimleri, farklı coğrafyalardan geçirerek; yaşamlarını sürdürürler. Malatya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki birçok fabrikayı da, göçmen kuşlara benzetirim. Burada ağırlıklı olarak “tekstil firmalarının” faaliyetleri vardır. Tekstilciler de, faaliyetlerini verilen “teşvik” üzerine bina etmişlerdir. Teşvik bittiği zaman, göçmen kuşlar gibi, bir gecede makinelerini kamyona yükleyip; teşvikin olduğu başka illere doğru yola çıkarlar. İşte bu sebepten dolayı da, Malatya’mızın gelişmesi için; “Ağır sanayi” olmazsa olmazımızdır.
Geçtiğimiz hafta, bilvesile, Baştürk Cam Yönetim Kurulu Başkanı Akif Baştürk Bey’in misafiri oldum. Maşallah, şahsına ve Malatya’ya yakışır bir “fabrikayı” faaliyete geçirmiş. Yaptığı yatırım, sadece Malatya için değil; ülkemiz adına da önemli yatırımlardan biridir. İhracat anlamında, Avrupa’nın tamamına ve yirmiye yakın ülkeye cam ihraç ediyor. İçtiğimiz maden suyundan tutun da, meyve suyuna kadar birçok gıda maddesi; bu fabrikadan çıkan ürünler vasıtasıyla soframıza geliyor.
Mamafih, bine yakın çalışanıyla memleketimizde istihdam sağlayan Baştürk Cam, cam sektöründe, ülkemizde enflasyonu “dengede” tutmak için, “klas” bir hareket yaparak; ürettiği ürünlerin sadece yüzde otuzunu “ihraç” ediyor.
Yaklaşık bir buçuk saatimizi alan fabrika gezimiz sırasında, aynı cümle zihnimde tekrar edip durdu: Ağır sanayi olmazsa, olmaz...
Not: Baştürk Cam Yönetim Kurulu Başkanı Akif Baştürk Bey ile, bu ziyaretimde “röportaj” yapma imkanı da buldum. Röportajın detaylarına, önümüzdeki günlerde; sitemizde ulaşabilirsiniz.
ÇALIK’IN FOTOĞRAFINA YORUMUM
AK Parti MKYK üyesi Malatya milletvekili Öznur Çalık, “İlçe belediye başkanları” ve “Cumhurbaşkanımızın” birlikte olduğu bir fotoğraf karesi, Malatya’da geçtiğimiz günlerin “gündemi” oldu. Birçok kişi beni arayarak veya ulaşarak; bu kareyi yorumlamamı istedi. Fotoğrafla ilgili detayları, bizzat bu karenin “mimarı” ve “mihmandarıyla” görüştüm. Olayların nasıl geliştiğini, Cumhurbaşkanımızla nasıl bir araya gelindiğini ve Bakanların ziyaretlerinin nasıl vaki olduğunu; tek tek sorarak irdeledim.
Eğer sadece fotoğrafa bakarak, konuyu yorumlamaya kalksaydım; şöyle yorumlardım:
“AK Parti MKYK üyesi ve Malatya milletvekili Öznur Çalık, Hac farizasını yerine getirdikten sonra; ayağının tozuyla, bıraktığı yerden siyaseti alıp, ilçe belediye başkanlarıyla birlikte, Cumhurbaşkanımızı ve Bakanları ziyaret etmiş. Diğer siyasetçilerimiz de nal toplamaya devam etsin!..”
NEMRUT İÇİN ÇEKİŞİYORDUK YA, ARSLANTEPE’YE NE YAPTIK?..
Bildiğiniz gibi, “Dünyanın 8’inci harikası olsa; o da Nemrut Dağı olurdu…” derler. Hemen herkes tarafından “kabul” gören bir yaklaşımdır bu...
Malatya ve Adıyaman arasında, sürekli çekişme konusu olan Nemrut Dağı için, “İyi ki Malatya sınırlarında kalmamış” yorumunu yapıyorum. Sebebine gelince de, “Aslantepe’ye sahip çıkabildik mi ki; Nemrut’a sahip çıkalım?” derim.
Hatırlarsanız; 26 Temmuz 2021’de, Türkiye’nin bir kültür varlığı daha UNESCO’nun Dünya Mirası olmuştu. Arslantepe Höyüğü, 44’üncü Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla, kalıcı olarak UNESCO Dünya Miras listesine girmişti. Lakin alınan bu kararın akabinde, Arslantepe’yle ilgili, elle tutulur bir çalışma yapıldığını görmedim. “Arslantepe’de karşılama alanının yapılmaması”, “yeni kazı alanında, çatının olmaması” veya “çıkarılan bazı eserlerin, teşhir edileceği bir müzenin; inşaa edilmemesi”ni; sizlere örnek verebilirim.
Durumun bu “vahamette” olmasının en büyük sebebi ise, “Alan Başkanının Malatyalı olmaması” ve “Malatya’da yaşamamasıdır”. “El, elin eşeğini türkü söyleyerek arar” misali, Arslantepe’nin de durumu budur.
Öte yandan, 23 Aralık’ta UNESCO değerlendirme komisyonu, Arslantepe’yle ilgili bir toplantı yapacak. Toplantıda, Arslantepe hakkında verilen “taahhütler” konuşulacak. İnşallah onlar da, Arslantepe’ye geldiklerinde; her gün bu mekana gelen beş yüz kişi gibi “şoke” olmazlar…
DİĞERLERİNİ DE ANLAT, AĞBABA!..
“Gri Pasaport Skandalı” olarak Türkiye’nin “gündemine” oturan “İnsan kaçakçılığı” skandalına ilişkin, İçişleri Bakanlığı tarafından, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, başkan yardımcıları Bekir Karakuş ve Şahin Özer ile; Temizlik İşleri Müdür Vekili İsa Yumuk hakkında verilen idari soruşturma izni, “Danıştay 1. Dairesi tarafından, oy çokluğu ile kaldırıldı”.
Yeşilyurt ilçemiz; projeleri, hizmetleri ve aldığı “ödüllerle” anılarak göğsümüzü kabartıyor. Anılan proje ve hizmetleri, alınan ödülleri görmeyen veya görmek istemeyen bazı kesimler ise; bu haberle birlikte “feryad-u figan” eder oldu. Gri pasaport skandalı, sanki sadece Malatya’da ve sadece Yeşilyurt’ta olmuş gibi bir algı, özellikle oluşturulmak istendi. Malatya Milletvekili ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da, bu işte başı çekti. Veli Ağbaba; Danıştay’ın kararına tepki göstererek, “Herhalde burada suçlu, olayı ortaya çıkaran; Cumhuriyet Halk Partisi olacak. Burada hem hukuka olan güven bitmiştir, hem de İçişleri Bakanlığı bu konuda görevini yapmayarak sınıfta kalmıştır" dedi.
“Malatyalı olan”, “Malatya milletvekili olan” ve “Malatya’ya hizmet için çalışması gereken” birinin, “yüze yakın belediyede” meydana gelmiş bir olayı; sadece Malatya’da yaşanmış gibi görmesi ve göstermesi; hangi mantıkla (!) izah edilebilir?
Hatırlamak adına, konuyla ilgili, daha önce kaleme aldığım “CHP, YEŞİLYURT’TA MADEN BULDU!..” başlıklı yazımı tekrar okumanızı tavsiye ederim: https://www.malatyatime.com/yazarlar/murat-cetin/o-yazidan-sonra-kiyametleri-kopardilar/77135/
ADAY SAYISI 36’YI BULDU!..
Bildiğiniz gibi, son bir kaç haftadır, Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin “rektörlük” seçimiyle ilgili “gelişmeleri” yazıyoruz. Her geçen gün, yeni bir adayın ismini duyar olduk. Arka arkaya isimleri sıralamak, pek adetim olmasa da, önemine binaen; yineleme ihtiyacı hasıl oldu. Daha önceki yazımda adayları şu şekilde belirtmiştim: Prof. Dr. Recep Bentli, Prof. Dr. İlhan İçen, Prof. Dr. Ahmet Bedri Özer, Prof. Dr. Ergün Doğan, Prof. Dr. Turgay Seçkin, Prof. Dr. Mustafa Arslan, Prof. Dr. Ekrem Atalan, Prof. Dr. Emin Çelebi, Prof. Dr. Abdulkadir Baharçiçek, Prof. Dr. Nusret Akpolat. Prof. Dr. İsmet Yılmaz ve Prof. Dr. İlhan Geçit.
Söz konusu yazımdan hemen sonra, Sayın Prof. Dr. İlhan Geçit beni arayarak, “rektör adayı olmadığını” belirtti. Bu hafta yukarıdaki listeye, Prof. Dr. Ertuğrul Kılıç, Prof. Dr. İlhan Erdem ve Prof. Dr. Hasan Pekdemir de eklendi.
Mevcut rektör, Aysun Bay Karabulut’u da saydığımızda, Turgut Özal Üniversitesi’nin, rektör adaylarının; 14’ünün ismi “zahir” oldu. Bana gelen bilgiler ışığında, aday sayısının “otuz altı” kişi olduğunu belirtmek isterim.
İYİ BİLİM İNSANI İYİ REKTÖR OLUR MU?
Saygıdeğer bir okuyucum, bana gönderdiği mesajda, rektörlük seçimiyle ilgili “mühim” bir tespitte bulunmuş. Kendisine teşekkür ederek, mesajını paylaşıyorum: “Ülkemizde genellikle başarılı bilim insanları ve doktorlar rektörlüğün payesinden yararlanmak için, bu göreve talip olmaktadırlar. Rektör atamasında, yetkili olan kurum ve devlet adamlarımız da; başarılı bilim insanlarını “rektör” yaparak, akademinin kalitesinin yükseleceğini düşünmektedirler. Eğer vakıa bu şekilde olsaydı, bugün Türkiye’de, en az 20 üniversitenin ilk 500’de olması gerekirdi. Zira nerede parlayan bir akademisyen ya da doktor bulunsa, rektör yapılmakta; ama işin sonunda başarılı bir üniversite ortaya çıkmamaktadır. Çoğunlukla başarılı akademisyen ya da doktorlardan iyi bir rektör çıkmayabiliyor. Kesin olan şu ki; İnşaatla veya öğrenci yemeğiyle uğraşan başarılı bilim insanı, “körelip” gider. Her profesör, rektör olmak isteyebilir. Ancak, devlet iyi bilim insanlarının, idari işlerde körelmesine izin vermemelidir. İyi bir bilim insanı ve doktor yetişmesi için yapılan masraf, 32 bin profesörün en azından yarısı tarafından yapılacak rektörlük görevi için heba edilmemelidir. 32 bin profesörden, dünya çapında bilim insanı olarak nitelenebilecek çok az insan çıkar. Ancak sayılamayacak kadar çok rektör çıkabilir.”
“Ne yapılmalı? TÜBİTAK ödüllü, uluslararası başarısı tescillenmiş bilim insanlarına, belirli kriterler dahilinde, rektörlerin sahip olduğu haklar verilebilir. (Ek ücret veya VIP kullanma hakkı gibi...) Böylece, bu insanlar için Rektörlük görevi, cazibe merkezi olmaktan çıkmış olur. Selamlar…”
KAZGAN, BU İŞLERİ İYİ BİLİR!..
Geçtiğimiz günlerde, Akçadağ Belediye Başkanı Ali Kazgan’ın misafiri olarak gittiğimiz Levent Vadisi’nde, iş insanlarıyla bir araya gelmiştik. Malum olduğu üzere, Ali Kazgan, önceki dönem AK Parti’den belediye başkanı seçilmişti. Lakin son seçimde, AK Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca’nın, yanlış “içtihadıyla”, aday gösterilmemişti. Büyük bir “cesaret” gösteren Ali Kazgan, “bağımsız” olarak girdiği seçimi kazanıp, yeniden Akçadağ Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmuştu.
Bu konudan kat-ı nazar; Şahsım ve beraberimdeki heyete, Belediye Başkanı Kazgan, “hizmetlerini” anlattı. Başkan Kazgan, özellikle bütün mahalle ve evlere “kilit taşı” döşediğine vurgu yapıyordu. Zannımca, bu vesileyle vatandaşa “dokunmaya” çalışıyordu. İşin doğrusu, kilit taşı meselesi pek de ilgimi çekmedi. Hatta “yadırgadığımı” da ifade etmek isterim. Lakin Akçadağ Belediyesi’nin kurmuş olduğu “güneş enerjisi santralinin”; aylık 1 milyon TL gibi bir rakamı, gelir hanesine kaydettiklerini söyleyince, heyecanlandım.
Zaten, sürekli şu “tezi” savunurum. Belediyeler hizmet üreten
“ticarethanelerdir”. Sadece devletten alınan bütçeyle, hizmet etmek mümkün değildir. Onun için kurdukları şirketlerle, gelir elde ederler; bunu da hizmet olarak vatandaşa yansıtırlar.
Bu konuyu bir arkadaşıma anlattığımda, şu cevabı verdi; “Ali Kazgan, Belediye Başkanı olmadan önce, geçmişte İl Özel İdaresi Genel Sekreteriydi. O, bu işleri iyi bilir” şeklindeydi.
İLETİŞİM KAZASI MI?..
Aşağıdaki paylaşım, Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’ın hesabından yapıldı. Diğer milletvekili Hakan Kahtalı, Ak Parti İl Başkanı İhsan Koca, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar ve başka hesaplardan da bu paylaşımı görmek mümkün.
Paylaşım, 10 Muharrem Pazartesi günü, öğle vakti yapıldı. 10 Muharrem Aşure Günü…
Normalde bugün oruç tutmak, oldukça önemli ve karşılığında büyük sevabı var. Bu sebeple Müslümanların büyük bir kısmı, bugünü oruçlu geçirirler. Paylaşımı yapanlar, ya bunu bilmiyor; ya da bu günden bi-haberler.
Her halükarda, büyük bir iletişim kazası olduğu kesin.
“LA HAVLE” DİYEN AFAD’A CEVAP NE OLA Kİ?..
Cimriliğiyle “meşhur” olmuş bir paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen “seyislerine” kızar ve her defasında, “La havle” çekermiş. Bir gün atları “dermansızlıktan” yığılıp kalınca, hiddetle sormuş:
-Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
-Ne olacak efendim, “La havle” yiye yiye “Ve la kuvvete” oldular.
Zannımca Afet Acil Durum Malatya İl Müdürlüğü’nde de (AFAD), durum aynen böyle. Malatyamızı ve komşumuz Elazığ’ı vuran depremin üzerinden iki buçuk yıl geçtiği halde, çoğu “deprem mağduru” vatandaşımızın, mağduriyeti halen “izale” edilememiştir. Beni arayan bir çok vatandaşımız için, AFAD müdürümüzü bizzat arayıp; mağduriyetleri izah etmeye çalıştım. Müdürümüz de konuyla ilgili cevaplar vermeye çalıştı.
İyi de kardeşim; bir işin yapılması için, illa birilerinin araması mı gerekiyor?
Bu kurumda mesai tanzim edilmemiş mi? İş taksimi yapılmamış mı?
Kurum müdürü, bütün yetkileri kendisinde mi toplamış ki; vatandaşa dönüş bu kadar zor ve müşkil oluyor?
Hasıl-ı kelam; yukarıda verdiğim misaldeki gibi vatandaşın her talebine “La havle” diye diye, vatandaşın da “Vela kuvvete” olması muhtemel. Bu işte ihmali olan kim varsa; Allah, sizlere “izan” ve “insaf” versin…
FİSKOS MASASI
1-Malatya’da AK Parti İl Başkanlarının tamamı, önümüzdeki seçimde milletvekili olmak için yarışacak.
2-Malatya’nın eski Büyükşehir Belediye Başkanlarından Hacı Uğur Polat’a, Malatya Ak Parti İl Başkanlığı teklif edilmiş.
3- TSO seçimi Ekim veya Kasım ayında yapılacak.
4- Turgut Özal Üniversitesi Rektör adayı olduğuyla ilgili bilgiler aldığımız ve daha sonra bizi arayıp “Ben rektör adayı değilim” diyen Prof. Dr. İlhan Geçit, Ak Partiden milletvekili aday adayı olacakmış. Hatta milletvekili aday adaylığı için, “kesin gösterilir” diyen bile var...
Selam ve dua ile
Fiemanillah