-“Düşünmekten yoksun mekanik cevap veren kişiler” nasıl yanlışa düştü?
-Kimler “Armut piş, ağzıma düş” mantığıyla hareket ediyor?
-“Neden istifa etsin ki?”
-Ömer Faruk Öz’ün “Malatya ziyareti” sonrası neler oldu?
-“Algı oluşturmak” bu kadar kolay mı?
-“Osman Güder” ne dedi, nasıl anlaşıldı?
-Malatya müftümüz “Veysel Işıldar’ın gidişinden sonraki izlenimlerim… “
“Ticaret” ve “Sanayi” neden ayrılmalı?
Ağbaba’nın “B” Planında ne var?
“Toplumda karşılığı olan daha popüler isimler” kimler?
-Gazetemizin efsane yorumcusu “Abuzer Zokutaşı” ve fıkra kahramanı Malatyamızın şahsına münhasır “FATTEY teyzesi” Malatya hakkında ne dedi?
-Erdoğan’ın “Sen de mi Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istiyorsun?” dediği vekil kim?
-“Ankara Yorumunda” ne var?
-“Fiskos Masasında” hangi konular var?
-“Haftanın karikatüründe” ne var?
***
Akıl, gördüğü her şey arasında bir münasebet “tesis” ederek, zihinde farklı farklı şeyler “tasvir” eder. Mesela önümüzde, bir tahta parçası, çivi ve çekiç vardır. İşte akıl, üçü arasındaki münasebeti tesis ettikten sonra; zihinde çay içmek için bir “sehpa” tasavvur eder ki, bu konu “Mukaddem-i tasavvuri” şeklinde tabir edilir.
Bazıları ise, akıllarını kullanmazlar. “Armut piş, ağzıma düş” mantığıyla hareket ederler. Böyle olunca da, zamanla düşünme yeteneklerini kaybedip, düşünenlerin düşüncesini “çalmakla-araklamakla” yetinirler. Akademik camiada bir adı “İntihal”dir.
Düşünme nimetinden “mahrum” kalmış bazı kişiler, kendilerine bir söz söylendiğinde; onun doğruluğunu veya yanlışlığını “tetkik” etmeden; “inanırlar”, “sahiplenirler” ve o konu hakkında bütün detayları “biliyormuş” gibi hareket ederler. Halbuki söylediği o söz, düşünce “süzgecinden” geçmemiş, “mantıksız” ve “mekanik” bir düşüncedir(!). Mekanik düşünce(!) ve cevap(!) konusunun daha iyi anlaşılması için, hemşerimiz merhum Kemal Sunal’dan bir örnek vermek isterim.
Hepimizin bir değil, bir kaç kez izlediği “Hababam Sınıfı” film serisinde; müfettiş, okulu teftişe gelmiştir. Durumu toparlamak ve idare etmek için okul müdürü; müfettişten önce sınıfa girer ve sınıftakilere şöyle der “Çocuklar, okulumuzda müfettiş var. Şimdi Mahmut hocanın tarih dersine girecek. Kendisini çok iyi tanırım. Hep aynı soruları sorar. Sırası bile katiyen değişmez. Soruları çok basittir.” diyerek sırasıyla “soruları” ve “cevaplarını” “ezberletir” öğrencilere.
Müfettiş Mahmut Hocayla birlikte sınıfa girer. Müfettişin sorduğu kişi, filmdeki “Şaban” karakteridir:
Müfettiş: Konumuz nedir Mahmut Bey?
Mahmut hoca: Yükselme Devri.
Müfettiş: Güzel. Öncelikle müsaadenizle ben çocuklara bir iki soru sorayım.
Mahmut Hoca: Buyurun sorun.
Müfettiş, parmağıyla Şaban’ı işaret ederek, “Sen” der.
-Adın ne?
-Hz. Ebubekir
-Adın ne dedim
-Hz. Ebubekir, dedim.
-Adın ne adın!
-Haaa adım Hz. Şaban.
-Kaç yaşındasın?
-1453
Yukarıdaki örneği vermemin sebebi de, düşünmekten yoksun mekanik cevap veren kişilerin Malatya’da oluşturduğu yanlış bilgilerdir. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası seçiminin akabinde, Akif Baştürk’ün Malatya 1. Organize Sanayi Bölgesi Başkan Vekilliği görevinden “istifa etmesi” gerektiğiyle ilgili söylemleri duyar olduk. Koca koca adamlar, hep bir ağızdan aynı sözleri(!) tekrarlar oldu. “Neden istifa etsin ki?” diye soranlara da; “Hasan Hüseyin Erkoç’da seçimi kaybettikten sonra istifa etti…” şeklinde cevap(!) vermeye başladılar.
Konunun detayını bilmedikleri için, düz mantıkla(!) yanlış bir sonuca gittiklerinin farkında değiller. Çünkü Malatya 1. Organize Sanayi Bölgesi yönetimi, 15 müteşebbisten oluşuyor. Bu yönetimde; 15 müteşebbisin 4’ü Malatya Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, 4’ü Malatya Ticaret ve Sanayi Odası, 4’ü Malatya 1. OSB iş adamları ve 3’ü Malatya Büyükşehir Belediyesini temsil eden kişilerden oluşuyor.
Mevcut yönetim oluşturulurken, TSO yönetimi isim bildirmedi. Nihayetinde de Ticaret ve Sanayi Odası olmadan, “salt” çoğunluk sağlanarak, mevcut müteşebbis heyet; beş kişiden oluşan 1. Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu üyelerini seçti.
Bu konu anlaşıldıktan sonra, iki hususu belirmekte fayda mülahaza ediyorum;
Birincisi: Hasan Hüseyin Erkoç seçimi kaybettiğinde, mevzuata göre zaten müteşebbis heyetten üyelikleri otomatikman “düşmüştü”. Halbuki Akif Baştürk TSO yönetimini temsilen değil, 1. Organize Sanayi İş adamları Derneğini temsilen seçilmişti.
İkincisi: Akif Baştürk, Malatya 1. OSB İş Adamları Derneğini temsilen Başkan vekili olduğundan dolayı, 3 yıl daha Malatya 1. Organize Sanayi Bölgesi müteşebbis heyetinin Başkan Vekilliğini devam ettirme “hakkına” sahiptir.
GÖREVLENDİRİLDİYSE, ŞAŞIRMAM!..
Malatyamızın renkli simalarından, merhum Ferit Mevlüt Aslanoğlu, zamanında bir “mesel” anlatmıştı. Duyunca, çok şaşırmış, akabinde de kendisini “tebrik” etmiştim. Kendisi ana muhalefet partisinin Malatya milletvekiliyken, iktidar Partisi milletvekili Ömer Faruk Öz ile birlikte; Malatya menfaatine “danışıklı dövüş” yaptıklarını söylemişti. Yaptıkları bu işin Malatya’ya “yatırım” olarak döndüğünü de eklemişti.
Bu hatırayı anımsamama sebep, geçtiğimiz hafta Ömer Faruk Öz’ün Malatya’da bir dizi ziyarette bulunmasıydı. Ömer Faruk Öz’ün, siyaseten “ağır” ve kişilik olarak “vakur” bir duruşu vardır. Meclis İdare Amiri olduğu dönemde, en “çok” ziyaret edilen milletvekili olmuştur kendisi. Bir ziyaret esnasında, bu durumu “yakinen” gören bir kardeşinizim. Hınca hınç dolu olan makam odasının önünde, kuyrukta bekleyenleri görürdüm. Ayna gibi bir “duruşu” vardı. Asla “umut-tacirliği” yapmaz “taltif”i de, “tepki”si de yüzüne yansırdı. İçten pazarlıklı değildir Ömer Faruk Öz. Şu anda milletvekili olsaydı, “pasif” durumdaki AK Parti İl Teşkilatı’nı çok güzel bir şekilde “hizaya” getirecek “yegane” insanlardan biridir.
Ömer Faruk Öz’ün Malatya ziyareti, siyaset kulislerini de hayli hareketlendirdi. Ziyaretlerin asıl amacının ne olduğunu bilmiyorum. Fakat yapılan ziyaretle birlikte izlenimimi aktarmak isterim. Malatyalıların Ömer Faruk Öz’e duyduğu “özlemin”, “beklentinin” ve “ümidin” hali hazırda da zinde olduğunu net bir şekilde gördüm.
Bu manzarayı görünce, “Pasif durumdaki AK Parti Malatya İl Teşkilatı’nı harekete geçirmek ve dağılmış oyların toparlamasını sağlamak için, görevlendirilmiş olabilir” diye düşündüm...
Ağabey konumunda bulunup, aktif siyasette yer alması için, Cumhurbaşkanı Erdoğan göndermiştir belki de!..
Neden olmasın?..
ALGI OLUŞTURMAK, BU KADAR KOLAY OLMAMALI!..
Bektaşi'ye "Neden namaz kılmıyorsun?" diye sormuşlar.
"Cenab-ı Allah, Kur'an'da namaza yaklaşmayın buyuruyor" cevabını vermiş Bektaşi!..
"Ama o âyetin başında 'İçkili iken...' diye buyuruluyor" diye hatırlatmış soruyu soranlar.
Bektaşi’nin cevabı yine cebindeymiş "Ben hafız değilim, o kadarını bilemem" diye karşılık vermiş.
Önceki gün yakın arkadaşlarımdan biri, bir video gönderdi bana. Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder’in esnaf ziyaretiyle ilgili bir videoydu.
Anlaşılan esnaf arkadaşımız; “anın”, “zamanın” ve “piyasanın” vermiş olduğu olumsuzluktan ötürü, Malatya milletvekillerine, özellikle Öznur Çalık ve Bülent Tüfenkci’ye veryansın ediyordu. Osman Güder de, “Gadaba” gelmiş “Nazlı” esnafı “sakinleştirmek” için; alttan alarak “kıvama” getirmeye çalışıyordu, sözkonusu videoda... Buraya kadar her şey normaldi. Anormal olan durum ise, Osman Güder’in “İnsanlar değişir…” sözünün bazı siyasetçilerimiz tarafından manipüle edilmesiydi.
Bir konuşma analiz edilirken; cümlenin “siyak”ına, “sibak”ına ve sözün “sahibine” göre anlam vermek gerekir. Konuşmanın “cımbızlanması” ve o şekilde “algılanması”; yukarıda bahsettiğim Bektaşi’nin durumuna düşürür muhatabını.
“Mezkûr videonun siyak ve sibakında (Öncesi ve sonrasında) ne var?” diye sorduğunuzu işitir gibiyim. İşin doğrusu ben de “bilmiyorum” önünde ve sonunda ne olduğunu. Ama “Bunlar değişir” ile “İnsanlar değişir” sözünün, aynı manaya gelmediğini “biliyorum”. Zaten mevcut vekillerin “değişeceğini” “İnsanlar değişir” kelimelerini kullanarak; cümle kuramazsınız. Kullansanız da cümle “devrik” olur. İşte bu nedenle, işin doğrusunu öğrenmek için, Osman Güder Başkana sordum öncesini ve sonrasını. Kendisinden aldığım bilgi şu şekildeydi: “Biz esnaf ziyareti yaptığımızda, videoyu yayına alan arkadaşlar, sokak röportajı yapıyorlardı. Sonra bizimle birlikte geziye katıldılar. Ben de esnaf arkadaşın tepkisini yumuşatmak için, ‘Biz Cumhur ittifakına oy istiyoruz. İnsanlar değişir.” Dedim. O ise ‘Milletvekillerine vermeyeceğim, değişmesi lazım’ deyince; kendisine cevaben ‘Kimin değişeceğine yukarıdakiler ve halk karar verir’ diye genel bir cümle kullandım. Zaten konuşmanın tamamı beş dakikalık bir konuşmaydı. Konuşmanın tamamına bakılsa, kurmuş olduğum cümle daha doğru anlaşılır…”
GİTTİ IŞILDAR, GELDİ YILDIRIM!..
Malatya müftümüz Veysel Işıldar, Aksaray’a gitti. CHP’lilerin diline “pelesenk” olan AK Saray’dan bahsetmiyorum. İl olan Aksaray’a tayin oldu kendisi. İyi bir insan olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Malatya gibi zor bir yerde, ayağının kaydırılmasına “ramak” kalmıştı ki, son andaki “virajı” iyi döndü. “Mukabele-i bil-misil” yapmayı ve “kulak çınlatmayı” çok iyi becerir kendileri. Malatya Teze Camiinde, müezzinlik işi “sütçüye” ve “peynirciye” düşünce; bende hemşerimiz Fahri Kayahan’ın “Uyan Sunam Uyan, derin uykudan” parçasından esinlenerek “Uyan Veysel Uyan, derin uykudan” diyerek; ufaktan bir dokunmuştum kendisine. O zamanlar benim de kulağımı “çınlatmıştı”.
Vekillerimizden biri, Veysel Işıldar’la çok uğraşmıştı. Hatta Cumhurbaşkanımız ile Diyanet işleri Başkanımıza kadar, “şikayet” etmişti. Ama Veysel Işıldar bir şekilde, Malatya’da “tutunmayı” başarmıştı. Allah selamet versin…
Mamafih, yeni müftümüz Erzurum'dan gelmeden, namı Malatya’ya kadar geldi. Anlaşılan, Erzurum’da yeni müftü Şahin Yıldırım’ı özellikle sosyal medyada hayli “yıpratmışlar”.
Yeni müftünün kısmetine Malatya’nın düşmesi, tatil tadında gibi bir şey olmuş sanki…
TİCARET BAŞKA, SANAYİ BAŞKA!..
Ticaret ve Sanayi Odaları, bir şehrin “cazibe” merkezi olabilmesi için, çok önemli merkezlerdir. Şehrin “müreffeh seviyesinin” artması, “ahlaki değerlere sadık kalması” ve “asayiş olaylarının azalması” ancak odanın “aktif”, “faal” ve de yapacağı “atılımlara” bağlıdır. Daha doğrusu saydığım mezkur maddeler, Ticaret ve Sanayinin bir birinden ayrılmasıyla mümkündür. 12 Eylül 2022 yılında şöyle bir yorumda bulunmuştum: “TİCARET İLE SANAYİ AYRILSIN!..”
Sözkonusu yazıda güzel de bir açıklama yapmıştım: Ticaret; farklı malların bir biriyle “mübadelesi”, yani “satışıdır”. Sanayi ise; hammaddeyi, işlenmiş hale getirip değerlendirmeye, kullanılacak ürün durumuna sokmaya yarayan bilgilerin, araçların ve yöntemlerin tümüdür. Sanayi veya endüstri, devamlı veya belli zamanlarda, “makine” ve “benzeri” araçlar kullanılarak; bir madde veya gücün niteliğini veya biçimini değiştirerek toplu üretimde bulunan faaliyet dalı ve ekonominin ana sektörlerinden birisidir. Yani her ikisinin temelinde sermaye ve hedefinde para olsa da; işleyiş alanları çok farklıdır.
İstanbul gibi metropol şehirlerde, İstanbul Sanayi Odası (ISO) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) bir birinden ayrı iki kuruluştur. Çünkü sanayi, “yüksek sermaye” isterken, ticaret; çok daha “küçük bütçelerle” yapılmaktadır.
Kanaatimce; Malatya’da da, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kendi arasında böyle bir “tasnife” gitmelidir. İşleyiş şekilleri farklı olan “Ticaret” ile “Sanayi” yanlış bir şekilde bir birleri adına “karar” verebilmektedir.”
Çağrımı yinelemek istiyorum: “Ticaret” ve “Sanayi”yi ayırın artık...
AĞBABA’NIN “B” PLANI!..
Seçim yaklaşınca, CHP’den de hareketlilik başlamış durumda. CHP MYK üyesi ve Malatya milletvekili Veli Ağbaba, “Ben Malatya’da adayım…” dese de; Ankara ve İstanbul’da yoğun bir tempoyla çalışmalarını sürdürüyor.
Eğer Veli Ağbaba, Malatya’dan aday olmazsa, CHP’nin Malatya’da birinci sıra adayı, Enver Kiraz olacak. Ağbaba’nın Malatya ile ilgili “B” planı bu şekilde.
Mamafih, Veli Ağbaba ve Enver Kiraz’ın adaylığının haricinde, aday adayı isimlerde yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. CHP Malatya eski il başkanlarından Celal Berktaş, Malatya-Ankara arasında “mekik” dokuyor. Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu’nun da, önümüzdeki dönem Belediye Başkanlığına noktayı koyup, milletvekilliği için “yoklamalar” yaptığıyla ilgili bilgiler alıyoruz. Hulusi Porgalı da, adaylık konusunda “iddialı” ve “ısrarcı” bir tutum içinde. Eski Baro başkanı Enver Han’ı da unutmayalım bu arada...
Özellikle, CHP ve İYİ partide bu dönem aday adayı konusunda bir “patlama” yaşanması bekleniyor. Bunun sebebi de, Millet İttifakı’nın kazanması durumunda, aday veya aday adaylarının, partileri tarafından çeşitli kurumlarda “taltif” edilmesi “ihtimali” bir hayli “yüksek”. Mesela daha önce MHP’den aday olan Doç. Dr. Fikret Şinasi Kazancıoğlu’nun, TCDD Genel Müdürlüğü Taşımacılık A.Ş. Genel Müdür Yardımcılığı görevine “getirilmesi” gibi...
ELEŞTİRİLERİNİZ “BAŞIMIN TACI"
Geçen haftaki yazımda, 2023 seçimlerinde, Ak Parti’den vekil adayı olabilecek kişilere dair düşüncelerimi ve kamuoyunda öne çıkan isimleri paylaşmıştım. Büyük bir çoğunluğun yazdıklarıma “hak” verdiğini, bazıları da özellikle isimler konusunda şahsi “düşüncelerimi” paylaştığımı iddia etme yolunu seçtiğini gördüm. Tabii ki eleştiri ve tavsiyelerin başım üstünde yeri var.
"TOPLUMDA KARŞILIĞI OLAN DAHA POPÜLER İSİMLER"
Yazdıklarımın daha da “pekişmesi” ve kulislerde geçen isimlerin “belirginleşmesi” için bu aralar Malatya’ya daha sık gelip, eş-dost tanıdıklarımdan birçoğuna "Sizce Kimler Aday Olabilir?” ve ya “Sizin Aday Profiliniz Nasıl?" şeklindeki sorularla; fikirlerini sorup ortak akılla pekiştirmeye çalıştım. Gördüğüm kadarıyla ortak isimler çok fazla, ayrıca bazı yeni ve farklı isimler de gündeme geliyor. Özellikle “bilim” alanında, “bürokraside” ve “iş dünyasında” başarılı olan hemşerilerimizden, sizin de “tahmin” edebileceğiniz isimler “öne” çıkıyor. Fikirlerine başvurduğum insanlar, eski isimlerin bazılarının “değişmesi” yönünde kanaat beyan ederken; bazıları da "Bizim fikrimizin bir hükmü yok. Nasılsa bildiklerini yapacaklar" şeklinde düşünüyor olsa gerek.. Sessiz kalmayı “yeğ” tutuyor.
"BEN BÜLMEM ÇAĞAM BÖYÜKLER BÜLÜR"
Kamuoyunun nabzını tutma çalışmalarımı sürdürürken, konuyu biraz da “mizahla” karışık ilginç hale getirmeye çalıştım. Bir dönem gazetemizin efsane yorumcusu Abuzer Zokutaşı ve fıkra kahramanı Malatyamızın şahsına münhasır FATTEY teyzesi ile meseleyi “münazara” ettik. Bundan sonra da karşınıza sıkça çıkacak bu iki isimle, memleket meselelerini “istişare” etmeyi sürdüreceğiz.
Abuzer Zokutaşı dayımız, siyasete pek de yabancı olmadığından “balıklama” daldı. "Cigerim eskiden beylemiydi siyeset? Angara’dan işeret ettiler mi ohumuş ohumamış, mürekkep yalamış yalamamış veyahut ağası paşası mebus olurdu. Kim bizim gibi marabayı makama mevkiye layık görüydü. Rehmetlik Özalla vandaş devlet nazarında kıymet kazandı. Hak içün halka hızmet içün politika yaptı yeri cennetlik ola. Gendinden soyna gelenlerede örnek teşkil etti. Hatta işler o denli ilerledi ki; gendini toplum nazarında ıspatlamış şahsiyetlerde bir yerlere geldi. Gerçi heç te hazzetmedigimiz şahsiyeti silik meymenetsizler de bazan makam işgal etti ama, o kadar kusur olsun artık" diyerek eskilerle yenileri kıyasladı.
Kasap pazarında Orduzu da beslediği hayvanlardan topladığı katıkları satarak geçimini sağlayan FATTEY teyzeye sorduğumda ise "Çağam bana ne bundan. Ben katığıma baharım, eyle boş gevende işleri bana göre değel zaten. Evdeki malımıza zahra bulamıyiğ, bazara getirdiğim katıkla hanemizi geçindiremiyik. Çağa coluğun mektep parası, mutfak masrafı derken; kış geliyi. Şimdikte odun kömür derdiynen uğraşıyık. Allah hakkımızda hayırlısını vere biz ne edek. Benim eyle aklım ermez çağam, böyükler eyisini bilir. Lakin vicdanlı, fakir fukarayı bilen, melmekete faydaylı birileri olsa eyi olur.”
OFF THE RECORD!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan Malatya’ya geldiğinde, Pazar günü kahvaltı yapılıyor. Kahvaltıda iş adamı Erman Ilıcak “Sayın Cumhurbaşkanım, biz Büyükşehir Belediye Başkanımız Selahattin Gürkan’ın çalışmalarından memnunuz ve kendisinden razıyız. 2. Dönemde devam etmesi, Malatya’nın hayrına olur” deyince; Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için mücadele verdiği iddia edilen bir milletvekilimiz “işitilecek” bir ses tonuyla “İnşallah hayırlı olur” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da o milletvekiline “Sen de mi Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istiyorsun?” diyerek, milletvekiline sual ediyor.
ANKARA YORUMU
Hasbihal köşemizin muhtevasını daha “doyurucu” bir hale getirme çabalarımızda yeni bir gelişme yaşandı. Bu yazımdan itibaren, Ankara’daki “siyasi arenayı” iyi bilen bir ağabeyimizin yorumlarını da yayınlamaya başlıyoruz. Malatya’nın Ankara’dan nasıl göründüğünü, Ankara’nın Malatya’ya ne kadar uzak olduğunu iyi bilen ağabeyimiz, Malatyalıların merakla beklediği soruların cevabını vermeye gayret gösterecek.
İşte ilk yorum: AK Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca, önümüzdeki dönem siyasette “var” olmayacak. Zaten il Başkanlığı görevini de başarılı bir şekilde sürdüremedi. Daha doğrusu kendisini “konumlandıramadı”. Kendisinde bir nevi “tükenmişlik sendromu” hakim. Heyecanı kaçmış, teskeresini bekleyen asker misali. İhsan Koca, il başkanlığı görevini bıraktıktan sonra, “ağabeylik postunda” oturmak istiyor. AK Parti MYK üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı bir dostu vesilesiyle, Malatya siyasetini bundan sonra kendisi “dizayn” etmek istiyor. Buna bir nevi “tarikat” usulü de diyebiliriz. Onun için mevcut hiç bir vekilin, önümüzdeki dönem “aday” olmasını istemiyor. Kadroyu tamamen değiştirecek taze bir “kan” ve kendince “demir” gibi bir yapı oluşturmak istiyor. Böylelikle ağabey statüsünü elde etmeye çalışıyor.
FİSKOS MASASI:
- TSO seçimlerinde işletilen süreç ve Ak Partili siyasetçilerin süreç içerisinde takındıkları tavır, Cumhurbaşkanına rapor edilmiş.
- TSO seçimleri, MÜSİAD’da krize sebep olmuş. Bir çok işadamı, MÜSİAD Malatya şube başkanı Muharrem Poyraz’ın aleni bir şekilde taraf olmasından dolayı istifa ediyormuş.
- Haluk Cömertoğlu, CHP Malatya milletvekili adaylığı konusunda birinci sıradaymış.
- Kemal Kılıçdaroğlu, Malatya’ya geldiğinde, Malatya hakkında rapor istemiş.
- İki hafta önce AK Parti İl Başkanı İhsan Koca, bir toplantıda milletvekili adayı olmayacağını açıklamış.
-Malatya’nın eski belediye başkanlarından Mehmet Yaşar Çerçi, İYİ Partiden milletvekili adayı olacakmış.
Selam ve dua ile
Fiemanillah