Murat ÇETİN

The Experienced Gazeteci Hedefkoçu İş İnsanı

Nankörlük üzerine bir kaç kelam! | Murat Çetin Kişisel Web Sitesi

Nankörlük üzerine bir kaç kelam!

-Malatya’nın, koltuk değneğini kıran nankörü kim?
-Milli Eğitim Müdürü bu çağrıyı duyar mı?
-Deizm ve Ateizm tehlikesine dikkat ediyor musunuz?
-Enes Kara’lar ölmesin!
-Zammın gerekçesini düşündünüz mü?
-İhsan Koca’ya ne olmuş?
-Milletvekili Tüfenkci’nin rahatsızlığı ne?
-Haftanın karikatüründe ne var?







İbn-i Sina’ya ait olan “Sözün güzelliği, kısalığındadır!” kelamının inceliğini, eskilerin “Atasözü” şeklinde bizlere naklettikleri o veciz ifadelerde buluyorum. Eskiler nankörlüğü, “Körün gözü iyileştiğinde, ilk kıracağı şey bastonudur” ifadesiyle; muktezayı hale mutabık bir icazla, taşı tam da gediğine oturtmuşlar. Ne de güzel söylemişler, kelam-ı kibar ile... 

-Nankörlük karakterin, derekesidir. 

-Kişinin sakladığı gizli yüzüdür. 

-Evet, dünya gözüyle insan suretindeki sinsinin, gerçek yüzünün ortaya çıkmasıdır nankörlük. 

Yukarıda zikrettiğim bir kaç kelamın sebebini, muhatabı anlamıştır elbette. Kıymetli okuyucularımı merakta bırakmamak adına, bir iki cümleyle anlatayım: Elde ettiği akademik başarının müsebbibi, Malatya’nın ve ailesinin siyasi dahisi olduğu halde, onun gölgesiyle bir kurumun başına geçmiş. Onun himmetiyle, devlet büyüklerinin kapılarını aralamış. Yine o kişinin gayretiyle, hayal bile edemeyeceği hükumet erkanıyla boy boy fotoğraflar paylaşmış. Sonra da dönmüş, kendisini o seviyeye getiren büyüğünü inkar etmiş. 

Hulasa-i kelam: Kör iyileştiğinde bastonunu kırmış ya, bizimki de koltuk değneğini kırmış. Aradaki fark ne ola ki?

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ, DUYAR MI ACABA?

Deistler, Peygamberleri inkar ederek; haşa kanunsuz bir ilahı kabul (!) ederler. Ateistler ise ne Peygamberleri, ne kanunu, ne de Allah’ı kabul ederler. Hepsini inkar yolunu seçerler. Yukarıdaki tariflerden de anlaşılacağı üzere “Deizmin” bir sonraki aşamasıdır “Ateizm”. 
Malatya’da da ateizme adam yetiştiren bir deist hoca (!) varmış. Hem de “Akaid” hocasıymış. Hem de, geçmişte göz bebeğimiz ve medar-ı iftiharımız diyebileceğimiz Selahattin Eyyubi Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görevliymiş bu “Hoca”. 

Derdi bizlere Kur’an’ı en güzel şekilde tefsir eden Peygamber Efendimiz (asm)’in Hâdislerini inkar etmekmiş. Sanki, insanlık Kur’an-ı Kerim’i Peygamber Efendimiz’den (asm) duymamış da, bu hezeyan dolu beyinli adama vahiy gelmiş. Kaldı ki; Kur’an-ı Kerim’in de, Hâdisin de menbaı Peygamber Efendimiz’dir (asm).

Mamafih, Hadis ilminde mütehassıs alimler; yıllarını verip Hadisleri bir araya getirerek tasnif eder. Bir tane “geri zekalı” da çıkar ve der ki “ Bu hâdis uydurma”.  Halbuki burada muhalifin değil; müellifin sözü muteberdir. Çünkü bu ilimde mesafe kat eden “muhalif” değil, “müelliftir”. 

Yeri gelmişken, Malatya İl Milli Eğitim Müdürümüze de seslenmek istiyorum. Yıllar önce, Malatya’da okul yaptırarak eğitime katkıda bulunmak isteyen bir iş insanımız, Malatya’daki bazı olumsuzluklar yüzünden okul yapmaktan vazgeçmişti. Bunu ise bizzat beni arayarak anlatmıştı. Sizden ricam, amiri olduğunuz bu memurlara, asli vazifesini ihtar edip, gençlerimizin itikadının bozulmasının önüne geçilmesidir. Yoksa bu vebal, hepimizin boynunadır.

DEİZM VE ATEİZM TEHLİKESİNE DİKKAT...

Bir zamanlar İran’da Feridun isminde çok zalim bir idareci varmış. Bir gün memleketinde gezerken sarayına benzer bir saray görür ve çok hiddetlenir. O sırada güzel bir kadın, edeb ve terbiyesiyle o sarayın balkonuna çıkar. Feridun, kadını görür ve kendisine meyl eder. O sarayın sahibini araştırır ve maharetli bir marangoz olduğunu öğrenir. Feridun, meyl ettiği o kadını elde etmek için bir hileye başvurup marangoza bir yazı göndererek, bir gecede yapması için kendisine pek çok iş verir. Aksi hâlde marangoz idam edilecektir. İstenilen işlerin bir gecede yapılması mümkün değildir. Marangoz, telaşa kapılır. Hanımı vaziyete muttali olup, “Senin bu işi bir gecede bitirmen mümkün değil, iyisimi hiç başlama” der ve  Farsça “Usta Neccar! Tu râke veki her câr. Hudâ yeke dergâh hezâr.” (Ey marangoz! Sen her zamanki gibi yat. Allah birdir, kapıları bindir. O’nun bin bir ismi mevcuttur. Bir ismi ile bir kapı kapar, bin ismi ile bin kapı açar. Endişelenme!)

Bu sözler marangozun endişesini gidermez. Adam korkmuş, zira yarın kelle gidecektir. Düşünür, taşınır. “En iyisi gidip kendime bir tabut yapayım. Hiç olmazsa, sabahleyin idam olunduğumda beni bu tabuta koyup kabristana götürürler” diye düşünür. Tabutu yapıp beklemeye başlar. Sabah erken saatte kapı çalınır. “İşte geldiler!” diye telaşla kapıyı açar. Gelenler, Feridun’un adamlarıdır. “Buyurun” der. Adamlar, “Usta Neccar! Feridun bu gece öldü. Acilen bir tabut yap!” derler. Usta Neccar: “İşte tabut, buyurun alın” der. 
Hazırladığı tabut, kendisini asacak olan zalime nasip olur. 

Bu kısa hikayeden çıkarılacak ders şudur: Ümitsizliğin zirveye ulaştığı en sıkıntılı ruh halinde bile inanç, ümitsizliği dibe batırıp, söker atar. Umudu olmayan asla yaşayamaz. Yaşamak isteyen ise inanmak zorundadır. Hemen yanı başımızda komşumuz olan Elazığ’daki elim hadise, hepimize ibret olmalıdır. Daha çok Enes Kara’ları kaybetmek istemiyorsak, göz bebeğiniz olan evlatlarınızı “Deist”lerden ve “Ateist”lerden uzak tutalım.



ZAMMIN GEREKÇESİNİ DE DÜŞÜNELİM

MOTAŞ Malatya’da otobüs fiyatlarına zam yapmış. Keşke yapmasaydı. Fakir fukara, dün bindiği belediye otobüsüne, bugün iki katı para ödeyecek. Bu durum fakir fukaranın masrafına masraf katmasaydı keşke.
“Ama, fakat, lakin” gözden kaçırdığımız bir husus var. Özellikle bu vasıtalara binenlere baktığımızda, büyük çoğunluğu ücretsiz binen; yaşlı, emekli, engelli, kamu çalışanları ve daha çokça sayabileceğimiz vatandaş var. Koronavirüs salgını sebebiyle, sağlıkçıların da ücretsiz bindiklerini düşünürsek, bu otobüsün yakıt ve amortismanı hangi parayla karşılanacak? Eğri oturup, doğru konuşmak gerek. “Zamsız ulaşım” hesabının içinden çıkamadım vesselam…

DE HADİ GELİN BARIŞAK!..

Ak Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca’nın son günlerde gözlerinin içinin parladığını görüyorum. Bunu kendimce anlamlandırmak adına kafamda dolaşan bazı cümleler var. İşte bunlardan bazıları: 

a-) Yukarıdan terfi (vekillik) sözü aldı.

b-) Son günlerde birlikte parti çalışmalarına katıldığı AK Parti MKYK üyesi Öznur Çalık’ın siyasi  başarısının sırrını öğrendi. Şu andaki mutluluğu; onun gibi olma hayali.

c-) Ak Parti’nin kendisine yüklediği görevin ağırlığını yeni fark etmiş olmalı ki; etrafa gülücükler saçıyor.

d-) Genel merkezden kocaman bir fırça yiyerek; kılığını kıyafetini düzeltip küstürdüğü vatandaşa “De hadi gel barışak!” diyor.

Ortalıkta “Sevgi pıtırcığı” gibi gezen İhsan Koca’ya ne olmuş acaba?

GEÇMİŞ OLSUN

Malatya’nın ağabeyi olan ve kendisinde tebessümün hiç eksik olmadığına şahitlik ettiğimiz “Essahtan Malatyalı” Bülent Tüfenkci, Covid-19 hastalığına düçar olmuştu. Hastanedeki 15 günün ardından taburcu olan Eski bakanımız sayın Bülent Tüfenkci’ye , sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler dilerim. Allah, beterinden muhafaza etsin.

Selam ve dua ile

Fiemanillah