-Malatya’da “gazetecilik” yapmak neden zor?
-Gazetecilikte “herkesi mutlu edecek bir metot” var mı?
-Battal Kanbay’ın gidişinin ardından “sular” neden durulmadı?
-Yeni Müdür Hatice Özdemir’i bekleyen “keşmekeş” ne?
-Yazılarıma “vizyonla bakan muhatap” ne yapmalı?
- MTSO hakkında yazdığımız yorumlar karşısında, “zıpır” tavırlar sergileyenler kimler?
-Fiskos Köşesi’nde Murat Kurum var!
-Haftanın karikatüründe ne var?
**
Bir önceki yazımda, “Gazetecilik, zor bir zenaat” şeklinde yorumda bulunmuştum. Evet, gerçekten de zor zenaat! Özellikle Malatya’da daha da zor. Bir konu hakkında yorum yaptığınızda, “Kim söyledi?” veya “Kim yazdırdı?” gibi sorularla muhatap olabiliyorsunuz. Maalesef, konunun doğruluğunu ve neyin doğru yapılması gerektiğini irdeleyen yok. Zaten mezkur sorular, aslında yazılan ihbarın doğruluğunu teyit ediyor.
Düşünsenize, devletin en tepesindeki kişi veya kurumların, basın tarafından “sansürsüz” bir şekilde eleştirildiği günümüzde, Malatya’daki idarecilerimizin sanki dokunulmazlığı var. Yaptıkları en ufak bir icraat hakkında yorum yapmak, bazen “yürek” ister.
Bir basın mensubunun haber kaynağını gizli tutması, gazeteciliğin temel kurallarındandır. Hatta bu husus, basın kanunun 12’nci maddesiyle “güvence” altına alınmıştır. Dahası bir gazetecinin gizli tutma sözünü verdiği kaynağını açıklaması; “mesleğe ihanettir”.
Bazı sorular karşısında, kadınların “yaş” konusundaki hassasiyeti ve erkeğin “maaş” noktasındaki rahatsızlığı yüzlerine yansır. Toplum nezdinde “Kadının yaşı, erkeğin maaşı sorulmaz!” sözü meşhur olmuştur. “Gazetecinin de haber kaynağı sorulmaz…” diyerek üçüncü bir maddeyi de biz ekleyelim.
Bu münasebetle Fransızların ünlü komutanı Napolyon’a atfedilen bir “gafı” da burada hatırlatmak isterim. Şöyle ki;
Napolyon bir gün yanındaki generale:
-“Şu karşıdaki kişi ve mendebur kadın kim acaba?” diye sorduğunda, general saygıyla cevap vermiş:
-“Eşimdir efendim.”
Napolyon, çok mahcup olmuş ve işi tamir etmek için:
-“Onu değil” demiş. “Yanındaki kırmızılı kadını sormuştum. Esas çirkin olan o...”
General yine saygıyla cevap vermiş:
-“O da kızımdır efendim.”
Biz gazetecilerin işi tam da böyle. “Övsen” de “Yersen” de rahatsız olan birileri mutlaka bulunuyor. Herkesi “mutlu” edecek bir “metot” da henüz keşfedilemedi maalesef…
KENDİSİ GİTTİ, TARTIŞMASI BİTMEDİ
Eski Milli Eğitim Müdürü Battal Kanbay’ın adı geçtiğinde, nedense hemşerimiz Kemal Sunal’ın başrolde oynadığı bir film aklıma geldi. Natuk Baytan’ın yönettiği, “Korkusuz Korkak” filmindeki “Bombacı Mülayim”i düşündüm bir an. Battal Kanbay’ın gelişi de, gidişi de Malatya’nın siyasi dengelerini alt üst etti. Yankıları halen devam ediyor. Bu münasebetle, ele aldığımız bu konu; doğruyu bulma, bilinmeyeni ayyuka çıkartma ve kamuoyunu bilgilendirme amacını gütmektedir. Kimseye kalemşor olmak veya herhangi bir kişiyi haksız yere rencide etmek gibi bir durumumuz; söz konusu dahi olamaz. İşte konu hakkında edindiğimiz bilgiler ve Malatya’lıların gündeminde yaygın olan son iddialar:
- Eğitime Destek Platformu dijital toplantısında, Battal Kanbay’a “Biri şuna haddini bildirsin” diyen kişinin, fevri çıkışlarıyla bilinen ve Malatya’nın kanaat önderlerinden olduğu söylenen Mehmet Doğan olduğu…
- Malatya Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Küçük’ün, Eğitime Destek Platformu münasebetiyle Bitlis’e giden Bilal Erdoğan’ı ziyaret ettiği, ziyaretin ana konusunun ise, Battal Kanbay’ı, Bilal Erdoğan’a şikayet etmek olduğu…
-Bilal Erdoğan, Malatya’ya geldiğinde, dar katılımlı bir toplantı yaptığı, bu toplantıya Malatya İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Mustafa Özkan’ın alınmadığı...
-Darende’de TOKİ’nin yaptırdığı İmam Hatip Lisesi için, Darende Belediye Başkanı İsa Özkan’ın evvela bu alanı imara açmadığı, akabinde de Battal Kanbay’a okul yerine AVM yapılması için talepte bulunduğu…
-İstediğini alamayan İsa Özkan, AK Partili milletvekillerinden, Öznur Çalık ve Ahmet Çakır’ı devreye soktuğu, her iki vekile de olumsuz dönüş yapan Battal Kanbay, özellikle AK Parti MKYK üyesi ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın orantısız ses tonuyla karşı karşıya kaldığı…
- Eski Milli Eğitim Müdürlerinden, Ali Tatlı döneminde, Bakanlığın Battalgazi Belediyesi’ne devri için onay vermediği 50 dönümlük Battalgazi Ziraat Okulu arazisinin 15 dönümü, kooperatif bahanesiyle Battalgazi Belediyesi tarafından işgal edildiği, tamamının alınması için de, Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder’in, çeşitli girişimlerde bulunduğu…
-Eski Milli Eğitim Müdürü Ali Tatlı döneminde, Malatya İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Mustafa Özkan’ın, sık sık ilçe milli eğitim müdürlerini ziyaret ettiği...
-Malatya Öğretmen Evi Müdürü Murat Bilim, eski Milli Eğitim Müdürü Battal Kanbay ve Ak Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca tarafından “görevden alınmasına” rağmen, kısa bir süre sonra, yeniden göreve iade edildiği...
-Şu anda ise Murat Bilim’in, her hangi bir ile milli eğitim müdürü olarak atanmak için, Bakanlığın listesinde olduğu...
-Malatya Öğretmen Evi Müdürü Murat Bilim’in, Battal Kanbay’ı görevden aldığı ve gönderdiği efsanesinin, şehirde yayıldığı...
-AK Parti MKYK üyesi ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Malatya İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Mustafa Özkan’ı, “Malatya’nın abisi” şeklinde tavsif ettiği…
Malatya’da konuşulanlar, bu şekilde. Burada asıl merak edilen sorular şöyle: Malatya’ya yeni gelen Malatya İl Milli Eğitim Müdürü Hatice Özdemir, bu keşmekeş, bu algı ve böylesine totaliter bir zeminde, dengeyi nasıl muhafaza edecek? En ufak bir hamlesinde “Çok amirli memur statüsünde”ymiş gibi görünecek Sayın Hatice Özdemir; Malatya’da nasıl eğitime katkı sağlayacak? İşin gerçeği İl Milli Eğitim Müdürünün, ayak kaydıranların çokça bulunduğu bir ortamda; herkese mavi boncuk dağıtarak durumu idare etmekten başka çaresi var mı?..
VİZYONU OLAN, TEŞEKKÜR EDER!..
Şirketler istikrarlı büyümeyi sağlamak için, işin ehlinden check-up diyebileceğimiz bir SWOT analizi yaparlar. SWOT analizi kısaca; kişilerin ve işletmelerin “güçlü” ve “zayıf” yönlerini anlamasına, fırsatların farkına varmasına ve karşılaşabileceği tehditleri görmesine yardımcı olan; faydalı bir tekniktir. Kısacası buna, “kör nokta” da diyebiliriz.
Kafası ütülü bazı “alıklar”, MTSO hakkında yazdığımız yorumlar karşısında, “zıpır” tavırlar sergileyerek; yaptığımız yazılara hissiyatımızı karıştırdığımızı ve bununla konuyu kişiselleştirdiğimizi ve “ırgaladığımızı” iddia ederek, “maval” anlatıyorlar. Halbuki dikkat edildiğinde, yorumumuzda Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun “eksilerini” ve “artılarını” söyleyerek, bir nevi kendisine check-up imkanı sağlıyoruz. Demek bu konuya vizyonla bakan muhatap, “teşekki” yerine “teşekkür” eder.
Bu münasebetle ekim veya kasım ayında yapılması planlanan seçiminin “tehir” edileceğini temenni edenler, ümitlerini “erken seçim”e bağlamışlar. Erken seçimin ne zaman yapılacağından kat-ı nazar; ben bu ve benzeri temennilerden şu hususları anlıyorum:
1- Seçimler güven tazelemek ve özgüven oluşturmak için en müsait ve müstaid bir zemindir. MTSO seçiminin tehir edilmesini arzu etmek ise; kendisine ve ekibine olan “güvensizliğin” belirtisidir.
2- MTSO seçimin tehir edileceği ümidine kapılmak, geçtiğimiz dört yılın başarısızlığını “kamufle” etmeyi, ekstra bir yıla sığıştırmaya çalışmaktır ki; bu da çölde “serap” görmeye benzer.
FİSKOS KÖŞESİ
Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un gelişiyle ilgili programı sözde tanzim (!) ederek, Malatya’nın dengesini “altüst” eden bir üst siyasetçimizden bahsetmiştim. Aynı konuyla ilgili biraz abartılı bulduğum diğer bir kulis bilgisi ise şöyle: Bakan Murat Kurum’un özel kalem müdürü, Malatyamızın üst düzey siyasetçisinden Malatya programıyla ilgili “talimat” alınca; Ak Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca’nın, sinir sistemine ciddi anlamda “hasar” vermiş. Doğrusu İhsan Koca, kendisinin yok sayılmasını hazmedememiş. Bunun üzerine İhsan Koca, Murat Kurum’un özel kalem müdürünü dar bir grup huzurunda bir hayli azarlamış.
Bu kulis bilgisini doğrulatmakla birlikte, “azarlama” kısmına katılmayıp azarlamayı “sitem etti” şeklinde yorumlayanlar da var…
Selam ve dua ile
Fiemanillah